8 Haziran 2013 Cumartesi


   Nerede kaldı benim lanet olası kahvem!

  Güne mutlaka kahveyle başlarım. Kahve deyince aklıma tabiy ki Starbucks gelir. Sabahları kahve içmezsem başıma ağrılar girer, elim ayağım titrer, kıçım başım ayrı oynar. Bu yüzden uyanır uyanmaz soluğu Starbucks'ta alır, yüzümü de buranın tuvaletinde yıkarım zira suları kireçsiz ve oldukça berrak ayrıca hoş bir rayihaya sahip.

  Kimilerine göre Starbucks 'ta kahve pahalıymış. Bu insanlar kahvenin ne zorluklarla elde edildiğini bilmeyen cahil insanlar. BBC'nin haberine göre Starbucks  2006 yılında etiyopya'dan aldığı kahvenin 2,64 kilosuna 1.42 $ ödüyormuş. 2004'te ise kahvesinin yalnızca %6'sı "Fair Trade" sertifikasına sahipmiş. Starbucks 2009'da kahvesinin %81'ini adil ticaret çerçevesinde  yarım kilosuna 1.47 $ verdiğini iddia ederek Guetamalalı işçilerden satın almıştır. Yav, işçinin para kazandığı nerede görülmüş. Aç parantez, İşçi üstün bir başarı gösterdiğinde nadiren takdir görür fakat yaptığı hata çoğu zaman maaşından kesilir yada işini kaybetmesine sebep olur, parantezi kapat. Elbette bu parayı işveren alıyor. Adil ticaretin dışında kalan %19 yani 31,9 ton kahve için çoçuk işçilerin çalıştırıldığını yada işçilerin köleleştirildiğini düşünmüyorum. Çünkü bu insanlar topladıkları kahvenin kilogramını ortalama 0.3 dolara satıp parayı kırıyorlar. Velhasıl kelam Guetamalalı işçiler benim sayemde evlerine ayda 12 dolarla dönebiliyor. Hemde Kanada yada Avusturalya doları da değil, bildiğimiz Amerikan doları.

  Çocuk işçilerin topladığı kahvenin tadına doyamıyorum diyorsanız, bunun için Fildişi sahillerine gitmenize gerek yok. Nestle bu kahveleri size en yakın marketlere dağıytıyor zaten. Yanında da nefis nestle bitter çikolatada favorimdir. Evet evet onları da çocuklar topluyor.

  Kahvenin bu çileli yolculuğunu düşününce Starbucks'ın kahveyi %59 net karla satması oldukça normal. Bilinen kanının aksine Starbucks'ta kahve oldukça ucuzdur yani 1 liradır. Pahalı olan şey kağıt bardaklardır ve fiyatı yaklaşık 10 liradır. İsteyen üzerinde şirket logosu bulunmayan düz beyaz bardağı 50 kuruşa satın alabilir. Fakat bunu hiç tavsiye etmiyorum, zira bu logolu yeşil bardaklar Starbucks kahvesinin eşsiz lezzetini ve aromasını kahveye katan en önemli unsurdur. Oysa logosuz bardaktan içtiğim kahve sadece sıradan bir kahveydi. Yine de pahalı diyen varsa almaz olur biter kimsenin bir başkasına karışma hakkı yok.


   Starbucks geçen yıl, okuduğum okulda bir şube açmak için iletişim öğrencilerinin stüdyosunu işgal etmiş. Pardon misafir olmuş. (okul işgale izin verince bu adamları suçlayamıyor insan) Stüdyoları ellerinden alınan kızgın iletişimciler de bizim maket atelyemizi (imla için bkz. tdk) işgal etmişti. Gücü yeten yetene:) Atelyemiz elimizden gitmişti fakat biricik aşkımız daha yakınımıza, kıçımızın dibine, okulumuza gelmiş ve yeni kıraathanemiz olmuştu. Aylar önce kavurdukları taptaze kahveleri bizlere sunmuşlardı, tabiy ki ikram değil parasıyla. Bizde elimizde kağıt bardaklarımız ve çöreklerimizle etrafta arzı endam edip, derslere de kahvemizle gitmeyi bir ritüel haline getirmiş olduk.

  Starbucks'ın en sevdiğim yönü ise çalışanlar ile müşteriler arasındaki sıcak ilişki. Mesela sabah kahve aldıktan sonra kasiyere 10 papel uzatırım ve "Hey ahbap! üstü sende kalsım derim." O da bana "Sağol adamım çok kıyaksın" der. Daima güleryüzle karşılanırsınız. Öğlenleri arkadaşlarla burada toplanırız. Ortam öyle güzeldir ki hep aynı sıkıcı konuları konuşmaktan hiç sıkılmayız. New York Yankees'in galibiyet serisi, petrolün varil fiyatı, Nasdaq'da en çok işlem gören kağıtlar, Kardaşyan kardeşler, başkanın yurt dışı gezileri, senato oylamaları derken zamanın nasıl geçtiğini anlamayız.

  Yukarı doğu yakasının en iyi kahvesini şüphesiz Bağcılar şubesinde içersiniz. Alibeyköy'de fena değildir. Böyle yazdığıma bakmayın beni tanıyanlar ne kadar duyarlı bir insan olduğumu bilir. Etrafımda fakir ve aç bir insan olsa donat ve kahveye her sabah tonla para vermekten vazgeçebilirim fakat şu ana kadar hiç böyle birine rastlamadım. Orada çöpten yemek toplayan çocuklar mı? Onlar fakir değil dostum, bu bir yaşam tarzı, onlar homeless!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder