22 Aralık 2013 Pazar
Verdiğimiz Rahatsızlıktan Dolayı Özür Dilerim Atam!
Bir 10 Kasım sabahı, ailece Dolmabahçe Sarayının yolunu Tutuyoruz. Niyetimiz Atatürk'ü, ebedi istirahatine başladığı bu yerde anmak. Saray bahçesi hiç olmadığı kadar kalabalık. Annem kalabalığı görünce seviniyor. Yoğun ilginin sebebinini hafta sonuna bağlıyoruz önce fakat yaklaştıkça işin rengi değişiyor. İşci partisi ve bazı dernek ve grupların üyeleri sabahın erken saatlerinde bahçedeki yerlerini almışlar ve hazır kıta bekliyorlar. Kalabalığın iştahlarını kabartmış olacak ki, bir kısmıda üzerimizde daireler çizerek uçuyor. Derken bizde kalabalığın içine karışıyoruz. arkamızdan insanlar geliyor ama bir yerde sıkışıp kalıyoruz ve daha fazla ilerleyemiyoruz.
CHP kadın kolları bu fırsatı kaçırır mı hiç? Onlarda burada. Bir tanesi kalabalığın ortasında sigarasını tüttürüyor. Tüm tacizlerime rağmen de içmeye devam ediyor. Direniyor, boyun eğmiyor erkeğin baskısına. Mağrur ve gururlu bir edayla zehirliyor bizi. Lakin bu süslü ve buruşuk teyzelerin asıl derdi çevrelerine, biz de ordaydık ulen! mesajı vermek esasında. Zira ellerde telefon, sosyal medya hesapları açık, sürekli olarak fotoğraf çekip Dolmabahçe'den izlenimlerini an be an paylaşıyorlar. Bir tek canlı yayın otobüsleri eksik. Bir tanesi; "Şu kamera bizi de çekti mi acaba? akşam televizyonda çıkacakmıyız? diye soruyor. Derslerine iyi çalışmışlar zira saçlar o biçim. Akıllara hemen umut sarıkaya'nın efsane karikatürü geliyor #.
Sonra uzaktan bir alkış sesi geliyor inceden. Alkış kıyamet alıp yürüyor, sesi duyan alkışlıyor ama neden alkışlandığını bilen yok. Uzaklardan birileri geliyor, ama kim? Heyecanlı gözler bir siyasetçi arıyor. Mutfak dolabına kafamı çarpmaktan başka pek bir işe yaramayan uzun boyum bu sefer avantaj sağlıyor bana. Üstüne 0,5 derece miyop gözlerim, gözlüğün etkisiyle elf görüşü bahşediyor. Uzaklarda, Bayraklarla süslenmiş VW Beetle nam-ı diğer kaplumbağa/tosbağa arabalardan oluşan bir kortejin geçiş yaptığını görüyorum. Meraklı ve coşkulu halk yaklaşan korteji görünce bunları mı alkışlıyorlar deyip bir anda kesiyor alkışı. Neyi ne için yaptığımızın bile farkında değiliz anlayacağınız. Sürü psikolojisi tavan yapmış.
Sendikacı provakatörlerden biri tiz bir sesle gençlik marşını söylemeye başlıyor. Bir, üç, beş derken neredeyse herkes katılıyor ama bizim ağzımızı bıçak açmıyor. Belli ki bunlar ısınma turları. Çok geçmeden "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" diyor kalabalık coşkuyla. Saat Kulesi 09:03'ü gösteriyor "Her yer Taksim her yer direniş" diye haykırıyor şuursuz kalabalık. Saygı duruşuna 2 dakika var ama saygısızlık hat safhada. Siren çalınca sloganlar bir bir kesiliyor. Hayatında bir kere törene katılmış biri bilir ki saygı duruşunun hemen ardından istiklal marşı okunacak. Bir kaç beyinsiz yine slogana başlıyor fakat sonradan marşa ayak uydurmak zorunda kalıyorlar. İstiklal marşı biter bitmez yeniden...
Aptal saptal sloganlanların yeniden başlamasıyla ben iyice gerildim. Az önce arkamdan "Mustafa Kemal'in askerleriyiz." diyerek böğüren genç irisi arkadaş sigarasını yaktı. Kalabalıktan gidecek başka bir yer yok. Kendisini kibarca uyardım. Bana ileri gitmemi söyledi. Bu birşey değiştirmez burada bir anma töreni var ve etrafındaki insanları rahatsız ediyorsun dedim. Fabrika kapatmaya gelmezsin diye karşılık verdi. Belli bu genç okumuş yobazlarımızdan. Ne alaka bile demeden, bunların tartışılacağı yer burası değil istersen telefonumu vereyim sonra görüşelim dedim. Numaramı istedi ama yazmadı ve sigarasını içmeye devam edince ben iyice sinirlendim. Kimse seni orada zorla tutmuyor. Beyefendi tavrımı bir kenara bırakıp ağız burun giresim var ama yeri ve zamanı değil.
Lanet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine
Bu nasıl bir saygısızlıktır inanılır gibi değil. Bir milletin kaderini değiştiren bir insanın ölüm yıldönümünü propaganda malzemesi yapacak bundan rant elde edecek kadar alçalır. Onu da geçtim en yalın anlamıyla bir insanı anıyoruz. Bırakın duygularımızı rahatça yaşayalım. Bu günde bile kendisine çıkar sağlamaya çalışanları
En çok kızdığım nokta ise insanların çok kolay biçimde manipüle ediliyor olması. Mustafa kemalin askeriyiz ne demek? bunu diyen adamların bir çoğu askere gitmemek için bin türlü takla atan bedelli çıksın diye yalvaran kısa dönem askerlik yapmak için üniversite okuyan askerliği ertelemek için açık öğretime kaydolmayı düşünenler:)
Atatürkün dünya savaş tarihinin gördüğü en parlak komutanlardan biri olmasına rağmen ülkesini savunmak için mecbur kaldığı savaşlardan sonra hiç bir zaman asker kimliğiyle öne çıkmadığını okumayan cahiller var. Ortada savaş yok ama olması mı isteniyor? sorunlarımızı tartışarak çözmek yerine bölücülük ve propagandadan nemalanmak da ne oluyor?
Kuvvetle muhtemel bu dolmabahçede katıldığım son 10 Kasım töreniydi. Bu özel günü bile propaganda malzemesi yapanlara, İnsanların duygularını yaşamasına engel olup oradan bile prim kazanmaya çalışan zavallılara yazıklar olsun...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder