Kanarya Sevenler Ekran Başına Sıradaki Haberimiz Sizin İçin...
Bu
sabah, "Dünya kafes kuşları federasyonu" diye bir
federasyonun olduğunu, ve bu federasyonun düzenlediği bir
yarışmada bir Türk yetiştiricini kanaryasının dünya kanarya
güzellik yarışmasında 24 bin kanarya arsından 2. olduğunu
öğrendim. Açıkçası bu habere pek sevinemedim zira benim
takıldığım nokta dünyada bir kafes kuşları federasyonunun
olmasıydı.
Peki
özgürlüğün simgelerinden biri olan, uçmak için yaratılmış
bu hayvanı kafese kapatmak ne kadar doğru. Çocukken benimde
muhabbet kuşum ve papağanım oldu. Oldum olalı hayvanları çok
sevmişimdir. Son yıllarda evcil hayvan olarak kuşa olan bakış
açım çok değişti. Her ne kadar evin içerisinde bu hayvanları
uçursakda bu onların özgür olduğu anlamına gelmiyor.
Kuşları
sevmenin tek yolu onları özgürlüklerinden mahrum etmek midir
acaba? Ben artık bu hayvanları kafeste görmeye dayanamıyorum.
Babamın bir arkadaşı geçen yıl bakamadığı için muhabbet
kuşunu babama vermiş. Evcil hayvan büyük sorumluluk demektir.
Neyse zamanla bu hayvanı çok sevdik ve çok alıştık fakat onu
kafeste görmeye dayanamaz oldum. Kafesinden çıkarttığımızda
kendini cama, duvara çarpmasını tarif edemiyorum bile. En sonunda
çok zor bir karar verip onu uygun bir ortamda salıvermeye karar
verdik. İnsanlara bu denli alışmış bir hayvanın doğada hayatta
kalması küçük bir ihtimal.
Ancak bunu yapmasak ömrünün sonuna kadar o küçücük kafeste ömrünü çürütecekti. Biz ona özgür olması için bir şans verdik ve başarması için dua ettik. Bu ne kadar doğru bir hareket bilmiyorum ama benim içim çok rahat çünkü bu kuş 10 gün bile hayatta kalsa, bu onun bir yere çarpmadan özgürce kanat çırpacağı bir 10 gün olacak. Kaldı ki bu çok zor 10 günü atlatırsa gerisi zaten kolay. Ben şahsen bir ömür boyu hapis yatmaktansa 10 gün serbest olmayı tercih ederim. Bu işin bir orta noktası yok mu? Elbette var. Mesela güvercin besleyenler kuşlarını eğitiyor ve neredeyse her gün saatlerce uçuruyor. İsteyen başka sürüye katılıyor. (Hep kız meselesi:)
Unutmayalım
ki petshoptan hayvan alarak onları kurtarmıyoruz. Hayvanların çok
kötü şartlarda yaşamasını ve üremesini (temel hedef bu ne
yazık ki ) sağlayan dev bir endüstriyi farkında olmadan beslemiş
oluyoruz. Bunları fark ettikten sonra küçükken gitmekten çok
büyük mutluluk duyduğum gülhane parkının son dönemdeki halini
ve burada kalan hayvanların içler acısı halini gördükten
sonrada bir daha hayvanat bahçesine gitmeme kararı aldım.
(Sirklerden bahsetmeme gerek yok sanırım.) Dünyanın neresinde
olursa olsun, ne kadar iyi bakılırsa bakılsın hiç bir kaplan
kafese kapatılmamalı. En doğrusu bu hayvanları rahatsız etmeden
onlara fıstık atmadan, milli parklarda uzaktan gözlemlemek Bkz.
Balıkesir Kuş Cenneti, Kenya Masai mara milli parkı vs. Fazla
uzağa gitmeye de gerek yok yalnızca Türkiye'de 41 tane milli park
var.
Kısacası
bir şeyi sevmek için onu tutsak etmek en ideal yol değil. Benim
nazarımda bunun kölelikten bir farkı yok. Evcil hayvanları
saymıyorum ama bu işin endüstriyelleşmesine de karşıyım.
Sevdiğimiz insanı da eve kapatalım o zaman, yalnızca bizi görsün,
bizi mutlu etsin dünyanın başka nimetlerinden faydalanmasın.
Bencilce değil mi?
Kanaryayı
güzel ötüyor diye kafese tıkmanın ne anlamı var. Kanarya
sevenler kusura bakmasın ama ben kanaryaları sizden daha çok
seviyorum. Dikkat mecaz var! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder