7 Mart 2013 Perşembe


Kanarya Sevenler Ekran Başına Sıradaki Haberimiz Sizin İçin...




  Bu sabah, "Dünya kafes kuşları federasyonu" diye bir federasyonun olduğunu, ve bu federasyonun düzenlediği bir yarışmada bir Türk yetiştiricini kanaryasının dünya kanarya güzellik yarışmasında 24 bin kanarya arsından 2. olduğunu öğrendim. Açıkçası bu habere pek sevinemedim zira benim takıldığım nokta dünyada bir kafes kuşları federasyonunun olmasıydı.

  Peki özgürlüğün simgelerinden biri olan, uçmak için yaratılmış bu hayvanı kafese kapatmak ne kadar doğru. Çocukken benimde muhabbet kuşum ve papağanım oldu. Oldum olalı hayvanları çok sevmişimdir. Son yıllarda evcil hayvan olarak kuşa olan bakış açım çok değişti. Her ne kadar evin içerisinde bu hayvanları uçursakda bu onların özgür olduğu anlamına gelmiyor.

  Kuşları sevmenin tek yolu onları özgürlüklerinden mahrum etmek midir acaba? Ben artık bu hayvanları kafeste görmeye dayanamıyorum. Babamın bir arkadaşı geçen yıl bakamadığı için muhabbet kuşunu babama vermiş. Evcil hayvan büyük sorumluluk demektir. Neyse zamanla bu hayvanı çok sevdik ve çok alıştık fakat onu kafeste görmeye dayanamaz oldum. Kafesinden çıkarttığımızda kendini cama, duvara çarpmasını tarif edemiyorum bile. En sonunda çok zor bir karar verip onu uygun bir ortamda salıvermeye karar verdik. İnsanlara bu denli alışmış bir hayvanın doğada hayatta kalması küçük bir ihtimal.



      
 Ancak bunu yapmasak ömrünün sonuna kadar o küçücük kafeste ömrünü çürütecekti. Biz ona özgür olması için bir şans verdik ve başarması için dua ettik. Bu ne kadar doğru bir hareket bilmiyorum ama benim içim çok rahat çünkü bu kuş 10 gün bile hayatta kalsa, bu onun bir yere çarpmadan özgürce kanat çırpacağı bir 10 gün olacak. Kaldı ki bu çok zor 10 günü atlatırsa gerisi zaten kolay. Ben şahsen bir ömür boyu hapis yatmaktansa 10 gün serbest olmayı tercih ederim. Bu işin bir orta noktası yok mu? Elbette var. Mesela güvercin besleyenler kuşlarını eğitiyor ve neredeyse her gün saatlerce uçuruyor. İsteyen başka sürüye katılıyor. (Hep kız meselesi:)


   

  Unutmayalım ki petshoptan hayvan alarak onları kurtarmıyoruz. Hayvanların çok kötü şartlarda yaşamasını ve üremesini (temel hedef bu ne yazık ki ) sağlayan dev bir endüstriyi farkında olmadan beslemiş oluyoruz. Bunları fark ettikten sonra küçükken gitmekten çok büyük mutluluk duyduğum gülhane parkının son dönemdeki halini ve burada kalan hayvanların içler acısı halini gördükten sonrada bir daha hayvanat bahçesine gitmeme kararı aldım. (Sirklerden bahsetmeme gerek yok sanırım.) Dünyanın neresinde olursa olsun, ne kadar iyi bakılırsa bakılsın hiç bir kaplan kafese kapatılmamalı. En doğrusu bu hayvanları rahatsız etmeden onlara fıstık atmadan, milli parklarda uzaktan gözlemlemek Bkz. Balıkesir Kuş Cenneti, Kenya Masai mara milli parkı vs. Fazla uzağa gitmeye de gerek yok yalnızca Türkiye'de 41 tane milli park var.



  Kısacası bir şeyi sevmek için onu tutsak etmek en ideal yol değil. Benim nazarımda bunun kölelikten bir farkı yok. Evcil hayvanları saymıyorum ama bu işin endüstriyelleşmesine de karşıyım. Sevdiğimiz insanı da eve kapatalım o zaman, yalnızca bizi görsün, bizi mutlu etsin dünyanın başka nimetlerinden faydalanmasın. Bencilce değil mi?
  Kanaryayı güzel ötüyor diye kafese tıkmanın ne anlamı var. Kanarya sevenler kusura bakmasın ama ben kanaryaları sizden daha çok seviyorum. Dikkat mecaz var! :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder