20 Ağustos 2013 Salı



Poşet Cömertliği

  Çarşıda pazarda sıklıkla kullanılan alışveriş fileleri ve şile bezi çantalar yerini naylon poşetlere bırakmaya başladığında 80'li yılların başındaydık. Poşetin bir modernizm simgesi haline gelmesi ise pek uzun sürmedi.  Mutfak ve banyo gereçleri sayesinde tanıyıp sevdiğimiz naylon isimli plastik polimer malzeme güzelim yurdumda bir çeşit endüstri devrimi yaratmıştı zaten. Evler küçük büyük naylon gereçlerle doluydu. Çocukluğumda sokakta nayloncu*ların cirit attığını hatırlarım. Çorap formunu alan naylonu ise zaten kadınlarımız çoktan bağrına basmıştı. Hatta günümüzde bile motorun kopan v kayışını bile naylon çorapla tamir edebileceğini düşünenler var:) Naylon poşetlerin hayatımıza girdiği yıllarda poşet şimdiye nazaran biraz da mı pahalıydı yoksa alım gücü mü azdı bilmiyorum ama esnaf ve pazarcılar az poşet kullanmaya özen gösterirdi. Bu durum çok geçmeden esnafın cimriliği olarak yorumlanacaktı. "Bize bir poşetin lafını mı yapıyorsun, yazık cık cık! diye serzenişte bulundu vatandaş. Gel zaman git zaman esnaf bu duruma gocunur oldu. Günümüzde poşetin neredeyse sudan ucuz hale gelmesinden dolayı artık fırında, çarşıda poşet istemiyorsanız zorla veriyorlar. Gerek yok elimde taşıyayım derseniz yandınız:) abi al yea! bi poşetin lafı mı olur deniyor. Olur. Çünkü 1 poşet almamak demek doğayı kirletecek 1 poşetin eksilmesi demek. Bir poşetle her şey çok mu güzel olacak? Alışkanlıklarımızı değiştirirsek evet. Bildiğimiz kadarıyla dünyadaki ham petrolün yüzde 4’ü plastik üretimi için, bunun da yüzde 3’ü alışveriş poşeti üretimi için kullanılıyor. Türkiye'de 1 kişi yılda yaklaşık 312 poşet tüketiyor. 

*Nayloncu; Sokaklarda dolaşıp leğen, ibrik, kova gibi naylon eşyalar satan ve naylooğğuuuncuuuıııh! diye bağıran kimse. 

  Vakti zamanında "Dia" Avrupada'ki tüm şubelerinde poşeti parayla satmaya başladı. Fakat biz bu uygulamayı sevmedik ve market yönetimi de satışlarını düşüren bu hamleyi müşteriyi küstürmemek adına Türkiye'de geri çekmek zorunda kaldı. Çünkü ev hanımları ihtiyaçlarından çok daha fazla poşet alıp çöp poşeti olarak kullanıyordu ve fazla poşet bedavaydı. Çöp poşetleri normal poşetlere göre çok daha ince ve hacim olarak çok daha büyük. Bu aynı miktardaki çöp için çok daha az yüzey alanı yani daha az plastik demek. Yine de Türk insanı için çöp poşeti demek, parayı çöpe atmak demek. (aslında bir anlamda doğru olması ironik:) Elimizdeki poşetleri yeniden kullanalım gerekirse son çare olarak çöp poşeti yapalım ama yalnızca çöp atmak için fazla fazla almayalım.  

  Ne yazık ki keten alışveriş torbalarının kullanımı pek yaygın değil. Keşke çok daha işlevsel alışveriş torbaları tasarlansa (benim aklıma bir şeyler geliyor aslında:) İşlevsel yönünün dışında üzerlerinde çok fazla grafik var. Bu yüzden hiç biri erkeksi değil mesela. Yine de bir erkek olarak şaşkın bakışlar altında bir keten torbayla alışveriş yapmaktan kaçınmıyorum. Çok sık market alışverişi yaptığım için poşet meselesi ciddi bir sorun benim için. Tamam ilk başlarda alışması biraz zor ama çevreye daha az zarar verdiğini bilmek bir nebze olsun rahatlatıyor insanı. 





Çözülebilir plastikler; Çözümün mü? Yoksa Problemin mi?

  Yeni trend ise Biodegradable yani biyolojik olarak çözülebilen plastikler. Aslına bakarsanız bu yeni nesil plastikler sanıldığı kadar masum değil. Bu plastiğin içerisine eklenen nişasta zamanla mikroorganizmalar tarafından tüketiliyor. Fakat nişasta oranı arttıkça sağlamlık da azalıyor. Bu yüzden nişasta oranı daha fazla arttırılamıyor. Çözülebilir plastikler yada poşetler bir süre sonra parçalanarak toplanması daha zor bir hale geliyor. İlerleyen zamanlarda ise içerisindeki nişasta tamamen parçalanarak toz haline dönüşüyor fakat bu toz petrol bazlı bir polimer olduğu için doğada kesinlikle yok olmuyor ve toprağa karışıyor. Bu durum tıpkı pislikleri halının altına süpürmeye benziyor. Gözden uzak olsun yeter:)

  İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Talınlı, içine ne katılırsa katılsın petro kimya kökenli hiçbir polimer maddenin atık olarak çevre dostu olamayacağını söylüyor: “Bir plastik evvelkilere göre daha kısa sürede bozuluyorsa da bozulmadan çıkacak ürünlerde, çevre için yeni tehlikeli maddeler olabilir. Ayrıca bir şeyin çözünmesi de orayı kirletmediği anlamına gelmez.” 




  Poşetlerin doğaya verdiği tahribat yalnızca kirlilikle sınırlı değil. Söz konusu kirlilik vahşi yaşamı da olumsuz yönde etkiliyor. Örneğin koruma altındaki bir tür olan Caretta Caretta kaplumbağaları şeffaf poşetleri deniz anası zannedip yemek isteyince solunum yolları tıkanıyor. Diğer deniz canlıları ve kuşlar plastik atıklardan en çok etkilenen hayvanlar.



 İhtiyacından fazla poşet alıp tüketenlere Kızılderililerden klişe bir atasözü armağan ediyorum. "Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak"...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder