18 Ekim 2013 Cuma


Bayram Klişelerinden Sağ Çıkma Rehberi


Şeker toplamaya gelen çocuklara alenen harçlık vermeyin. Aslında çocuklar karınca gibidir, tek başlarınayken oldukça zararsız ve sevimli yaratıklar olmalarına rağmen panik anında çok hızlı çoğalabilirler. Bununla birlikte tahrip güçleri de yükselir. Örnek vermek gerekirse 1 koloni çocuk koca bir mahalledeki şeker ve çikolata stoklarını 1 günde kurutabilir. Topladıkları şekerlerle kışı çok rahat atlatırlar. İçerisinde ihtiva ettiği yüksek enerji yüzünden şeker, çocuklar tarafından hızla emilir:) Nasıl bu kadar çabuk büyüdüklerini anlamak zor değil. Herneyse, çocuklara şekerle birlikte harçlık vermek gelenektir, yalnız harçlığı şekerle birlikte çaktırmadan torbalara atmalısınız. Şeker torbalarında para bulan çocuklar onu kimin verdiğini anlamayacaktır. Aksi taktirde para verdiğinizi gören çocuklar diğerlerine ışık hızıyla haber verecek gelen öncü birlikler de kapınıza işaret koyacakları için bayram boyunca ziliniz susmayacaktır. Çocuklar oldukça sosyal yaratıklardır. Çevrelerinin ne kadar geniş olduğuna inanamazsınız. Bayram harçlığı tarihin tozlu sayfalarına karışmadan önce bu keyfi yaşamak isteyen çocuklar civar semtlerden bile gelebilir:) 

En iyi savunma saldırıdır. Şimdi efendim klişelere yakın durun diye boşuna demiyoruz. Özellikle orta yaş ve üzerindekilere "ahhh ah nerede o eski bayramlar derseniz" onları can elinden vurmuş olursunuz. Ortam bir anda şeker reklamı hüznüne bürünür. Duygusallaşan yaşlılarımız buğulu gözlerinde flashback'ler gördüğünüzde, bu onların en zayıf anıdır. Derhal, "Geçen seneki bayram ne güzeldi, amma eğlendik ya!" diyerek onları tonik hareketsizlikten çıkartıp, kolaylıkla beyinlerine kısa devre yaptırabilirsiniz.

Spot ışıkları. 40 yılın başı bir gördüğünüz hatta daha önce varlığından haberdar olmadığınız akrabalarınızın bitmek tükenmek bilmeyen sorularına maruz kalmamak için ilgiyi başkasının üzerine çekin. Size sorulabilecek, Eee askerlik ne zaman? Okul ne zaman bitiyor? Okul bitince ne yapacaksın? Kız sen evde kaldın. Yok mu şöyle helal süt emmiş bir çocuk? Gibi benzer can sıkıcı soru ve görüşleri bertaraf etmek için ortamdaki bir çocuğu yada yaşı size yakın birinin ilgi odağı yapın. Bırakın mikrofonu ona uzatsınlar.

Yiyin evladım yiyin.Gittiğiniz her yerde istisnasız size bir şeyler ikram edilecek. En popüler ikramda elbette ev yapımı kütük baklava. Bugün çok tatlı yedik, şekerim yükseldi, yüzüm gözüm şişti gibi klişe cümlelerin faydası yok. İkramı yapacak olan kişi sizi duyamaz. Madem ki oraya misafir oldunuz bırakınız  şemsiye açılsın. Madem ki bu olacak, insanları üzmenin anlamı yok. Bir tane yiyin ve abartmadan çok güzel olduğunu söyleyin. Artık bahanenizi anlatabilirsiniz. Birden fazla tatlı yemeniz gerekiyorsa bir dilim limon rica edin. Limonun içerisinde bulunan sitrik asit tatlıyı dengeleyerek daha fazla yiyebilmenize yardımcı olur. Tıpkı tequila gibi önce baklavayı şat yapın ardından limonu yalayın. 

  Kurban bayramında taze et ikram ediliyorsa mesela ilk gün ve et sevseniz bile yemek istemiyorsanız hiç çaktırmayın. "Yahu bu et ne güzelmiş, hayvan kekik yemiş galiba, et değil lokum mübarek" gibi eti övecek cümleler kurup pilav ve salataya abanın. Bu arada hep aynı kanattan hücum ederseniz gözcüler sizi kolaylıkla fark edecektir. Arada "Nebahat teyze ellerine sağlık sende döktürmüşsün yine..." tarzında cümlelerle de akınlarınızı daha geniş bir yelpazeye yaymaya çalışın. Tabakta kalan etler içinde çok üzüldüğünüzü ancak daha fazla yiyemeyeceğinizi belirtin.

Manipülasyon
Bayram ziyareti uzarsa söz dönüp dolaşıp siyasete gelecektir. Özellikle yaşlılar siyaset konuşmaya bayılır. Günlük gazete okuyucusu değilseniz, İnternet'ten gündeme biraz çalışmakta fayda var. Aksi takdirde "Gençlerde iş bitmiş"e bağlarlarsa yandınız. Çok sıkışırsanız, "Bunların hepsi Amerikanın Oyunu" deyin. Herkes sırayla eteğindeki taşları dökecektir. Artık başka bir şey söylemenize gerek yok. Sırtınıza yaslanın ve anın tadını çıkarın. Yıllardır olur olmaz söylerim bu klişe lafı, şimdiye kadar beni hiç mahcup etmedi. Fakat söylerken dikkatli olmakta fayda var zira 2010 Dünya basketbol şampiyonası finalinde Amerika'ya kaybettiğimiz finalden sonra "Üzülmeyin yea, basketbol falan bunlar hep Amerika'nın oyunu" deyince az kalsın bir aile içi hesaplaşmaya kurban gidecektim.  Aman diyeyim.

Havalarda bozdu. Ortamdaki herhangi biri hava durumu ile ilgili bir cümle kurarsa anlayın ki artık konuşulacak hiçbir şey kalmamış. Çanlar sizin için çalıyor. Şansınız varsa ortamdan hızla uzaklaşın çünkü artık o muhabbet ölmüştür yani kalıp savaşmanın hiçbir anlamı yok. Eğer kaçma şansınız yoksa son kurşunu ateşleme vakti gelmiştir. Tam olarak şunu söyleyin, "Yahu, 87'de ne kar yağdı öyle." İnanın ben hayatımda bu kadar etkili çok az söz işittim. İnsanların bu konu hakkında ne kadar çok anısı olduğuna inanamazsınız. Bırakın, nasıl bir ay evden çıkamadıklarını, 20 gün işe gidemediklerini, sokaklarda umarsızca kaydıklarını anlatsınlar. Bayram yada değil, en tıkanık muhabbetleri açan anahtar cümledir bu. Ortam öyle çok renklenir ki resmen üzerinizde havai fişekler patlar. Kelebekler uçuşur, küsler barışır o derece. Düşünün bu zamana kadar bir Allah'ın kulu çıkıp da demedi ki "Evladım senin yaşın kaç, sen nerden hatırlıyosun 87'deki karı." Varın siz hesap edin:) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder