14 Ekim 2013 Pazartesi
İlaç mı, Zehir mi?
Aslında bütün ilaçlar birer zehir, onları faydalı yapan şey ise kullanım dozları. Kronik ağrıları dindirmek için kullanılan ilaçların bağımlılık yaptığı biliniyor. Son yıllarda tüm dünyada ilaç bağımlılığı hızla artıyor. Örneğin Amerika'da son 10 yılda uyuşturucu etkisi olan ağrı kesicilerden kaynaklanan ölümler 3 kat artmış. (Popular Science)
Benim bir komşum 2 yıldan uzun süredir, ayda 20'den fazla ağrı kesici tüketiyor bu da onu teknik olarak bir ilaç bağımlısı yapmakta. İlaçlara bonibon yada m&m's muamelesi yaparak kronik ağrılarını dindirmek için kendine farklı ilaçlardan kokteyller hazırlıyor. Fakat ağrı kesiciler yalnızca kısa süreli bir rahatlama sağlayabiliyor. Bu arada doktorunun söylediğine göre sürekli kullandığı antibiyotikler de bağışıklık sistemini zayıflatmış. Yani artık daha kolay hastalanıyor ve daha çok ilaç tüketme fırsatı yakalıyor. Öte yandan, bizim ağrı kesici olarak bildiğimiz analjezik maddeler merkezi sinir sistemini uyuşturarak ağrıyı bir süreliğine unutmamızı sağlar. Ama aslında ağrının bir yere gittiği yok. Basit anlamıyla ağrı kesici=uyuşturucu. Zevk verici olarak bilinen uyuşturucudan farkı ise yine kullanım dozajı ile ilgili.
Bugün kullanımı yasa dışı olan birçok uyuşturucu madde aslında piyasaya ilaç olarak sunulmuş ürünlerdir. Eroin ilk kez 1874 yılında tıp fakültesinde çalışan ingiliz bir kimyager C.R. Alder Wright tarafından sentezlendi. Kimyager Felix Hoffman eroini yeniden sentezleyerek bir adım öteye taşıdı ve 1897 yılında ise Alman ilaç devi "Bayer" tarafından "Heroin" ismiyle satılmaya başlandı. (İlacı deneyen bir kimyagerin kendini kahraman sanmasından sonra ilaca bu ismin verildiği rivayet edilir.) Bu alandaki bir diğer klişe ise Freud'un yaşlı, çocuk tüm hastalarına yıllarca kokain yazmasıdır. Kokainin ham maddesi ise Güney Amerika'da yetişen koka bitkisinin yapraklarıdır. Atlanta'lı bir eczacı olan Dr. John S.Pemberton'un 1886 yılında yaptığı şifalı şurubuna da koka yaprağı eklediği söylenir. İçerisinde halen koka var mı bilmem ama o şifalı karışıma bugün Coca-Cola diyoruz:) Zaten İlk yıllarda yeşil olan Coca-cola taklitlerinin yapılmaya başlamasıyla stratejik bir müdahale yaparak rengini siyaha çevirmiştir. Nasıl "Viagra" ilk zamanlar kalp ilacı olarak satıldıysa, Ecstasy'de ilk kez 1912 yılında Alman "Merck" firması tarafından üretiliyor ve ilerleyen yıllarda eczanelerde iştah kesici yani zayıflama hapı olarak satılıyor.
En kuvvetli uyuşturucu olarak bilinen metamfetamin halen ABD eczanelerinde Desoxyn ismiyle satılmaktadır. 1887 yılında amfetamin'in sentezlenmesinden sonra bu madde,1893'te Nagaya Nagayoshi tarafından sentezlenmiştir. 1919'da yine bir japon kimyager tarafından kristalize edilerek saflığı arttırılmıştır. (Bkz. Crystal Meth) Metamfetamin tıpkı Ecstasy gibi uyuşturucu değil uyarıcı bir maddedir aslında ve büyük ölçüde bağımlılık yapma riski taşımaktadır. Birde blue crystal meth vardır ki onu hiç sormayın:)
1. Dünya savaşında yaralı askerlerin ağrılarını dindirmek için eroin kullanılıyor fakat ilerleyen yıllarda bu ilacın yüksek derecede bağımlılık yapan bir uyuşturucu olduğu keşfediliyor. 2. dünya savaşında ise ingiliz askerlerine bu sefer eroin gibi bağımlılık yapmadığı düşünülen morfin dağıtılıyor. Morfin, eroin sentezinde kullanılan ve içerisinde %10-12 arsında ham afyon bulunduran bir alkaloid. Aslında bu morfinin kullanıldığı ilk savaş değil zira daha önce Amerikan iç savaşında yine ağrı kesici olarak kullanılmış. İlk kez 1804 yılında Alman bir eczacı tarafından bulunan bu kimyasal karışım halen tıbbi müdahalelerde kontrollü bir biçimde kullanılıyor.
Uyuşturucular yalnızca tıbbi amaçlar için kullanılmadı. 1. dünya savaşında Japonlar Çin'de, Almanlar Fransa'da direnişi kırmak için uyuşturucuyu sistematik olarak yaydılar. Yine Almanya'da 2. dünya savaşı sırasında nazi subayları cesaret kazanmaları için askerlere amfetamin dağıtıyor. Aynı sebeple Vietnam savaşı sırasında Amerikan askerlerine çeşitli uyarıcı maddelerin verildiği biliniyor.
Yasal Eroin Fabrikaları
1926 ve 1929 yılları arasında İstanbul'da Devlet destekli 3 adet eroin fabrikası kurulmuş. Hemde bu maddenin zararları çoktan anlaşılmasına ve yasaklı maddeler sınıfına sokulmasına rağmen (Bkz. 1912 Lahey afyon sözleşmesi). Genç cumhuriyetimiz için harikulade bir gelir kapısı olan eroin fabrikaları ve afyon ticareti sayesinde 1929'daki ekonomik buhranı ucuz atlattığımız söylenir. Atatürk'ün yıllarca süren yoğun cabası neticesinde 1931 yılında Cenevre'ye bir heyet gönderilerek uyuşturucu ile mücadele resmi olarak başlatılmış oluyor.
Dünya genelinde uyuşturucu trafiğine engel olunamamasının en önemli sebebi uyuşturucu maddelerin içerisinde bulunması gereken bitki özlerinin aynı zamanda bazı ilaçların da ham maddesi olmasıdır. Yani bir adamın Hint keneviri yada afyon tarlası olması onun uyuşturucu ticareti yaptığını göstermiyor. İşin kötü yanı yapmadığını da göstermiyor. Böylece Birleşmiş Milletler' in ilaç endüstri için izin verdiği kotanın çok daha fazlası kaçak şekilde üretilebiliyor. Yani kötü niyetli kişiler bu durumu bir maske olarak kullanıyor. Velhasılkelam son yıllarda sentetik uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin kullanımının artması, uyuşturucu yapanların izlerini sürmeyi biraz daha zorlaştırmış oldu.
Ne ilgiçtir ki, bugün başta ağrı kesiciler olmak üzere satın aldığımız birçok ilaç yarın yasaklanabilir. 60'lı yıllarda doktorların sigarayı nasıl övdüğünü ve faydalarını anlatarak reklam yaptığını da biliyoruz. Hoş, bugün insanlara kesinlikle sigara içmemesini tembihleyen birçok doktorun elinden sigarayı düşürmemesi de oldukça ironik:) Ne yazık ki ilaçların uzun vadeli yan etkilerini ve zararlarını bilemiyoruz. Fakat bu durum ilaç kullanmamalıyız anlamına gelmiyor elbette. Yalnızca çok gerekli durumlarda ilaca başvurmamız sağlığımız açısından daha faydalı olacaktır.
Üniversitede bile hiç ummadığım gençlerin uyuşturucuyu övdüğüne şahit oldum. Yaşları öyle çok küçük falan da değil. Genellikle bir grubun içerisinde yer almak ve büyüdüğünü göstermek isteyen, olmadığı biri gibi davranan kişiliği oturmamış tipler bunlar. İnsanların önce daha basit maddelerle arkadaş ortamına ayak uydurmak için başladığı bu alışkanlık kısa sürede daha etkin maddelerin kullanımı tetiklemektedir. İster esrar/marijuana gibi organik, isterse bonzai gibi sentetik ürünler olsun, (ki sentetik olanlar çok daha tehlikelidir.) bunlar bir süre sonra, eroin, amfetamin, extcasy, metamfetamin yada buna benzer çok daha zararlı maddelere geçiş için uygun ortam hazırlamaktadır. Evet bu bildiğimiz bir senaryodur, klişedir ama kötü bir klişedir. Burada uyuşturucun zararından bahsetmem gereksiz olur. Bu sebeple bilimsel verilerden ve yaşanmış vakalardan ders alınması gerekir. Bence uyuşturucuyu övmek onu kullanmaktan çok daha aptalcadır. Unutmamak gerekir ki, hiçbir uyuşturucu masum değildir. Çok ihtiyacımız olmadığı halde alışkanlık olarak aldığımız ağrı kesiciler bile...
Kaynaklar; www.kom.gov.tr, Hafif.org
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder