Kurban mı, Et mi?
- Kaç kilo et çıktı?
- Eti biraz yağlı ama güzelmiş.
- Deriyi kime verdiniz?
- Hayvanı kaça aldınız?
- Siz kestiniz mi? Neye girdiniz?
- Bu nerenin hayvanı?
- Pahalı almışınız yahu! kilosu x liraya mı geliyor?
- Bu hayvan besi değil belli kekik yemiş.
- -Biz 2 hisse girdik.
- -Biz 3 hisse girdik.
- -Size kaç kilo et düştü,
- -20 kilo düştü ama hep kemik
- -Hımm az düşmüş sanki.
- -Seneye düveye girelim yok camışa girelim
Yukarıda yazanlar tamamıyla yaşanmış sohbetlerden alınmıştır. Biliyorum çok malzeme var lakin, bu dalga geçilmeyecek kadar ciddi bir mesele bence. Aslında eleştirmekte istemiyorum. Kurban bayramı demek; Yüzlerce kurbanlığın kesilirken birbirini gördüğü, çocukların kesim anını telefonuyla kayda aldığı, saatlerce et muhabbetinin yapıldığı, cami hocalarının cemaatten dakikalarca deri istediği, deriyi bağışladığınız yere göre siyasi kimliğinizin irdelenmeye çalışıldığı, parklarda, bahçelerde, sokaklarda kesimin yapıldığı, kesimden sonra etraftaki kanın ve sakatat parçalarının öylece bırakıldığı, bir an önce mangal yakma telaşına düşüldüğü, hiç bir ibadeti bu kadar arzulamayan insanların bu bayram dondurucusunu ağzına kadar etle doldurup yıl boyunca uygun fiyata tükettiği bir bayram değil. Derdimiz yalnızca et ise o zaman kasaptan et alıp yiyelim. Belki böylesi daha mı hesaplı bilmiyorum ki, birde ne güzel aksiyon oluyor işte...
İslamiyetinde diğer semavi dinler gibi Arap topraklarına gelmesi, ilk gelen ayette "Oku" demesi ve aradan geçen 1400 yılda bir tanecik kitabı ısrarla okumamamız oldukça enteresan. Halen o hoca ne dedi, bu hoca ne dedi deyip duruyoruz. Yoksa okuduk da yanlış mı anladık bilmiyorum ki? Oku ayetinden sonra birde "anla" mı yazmalıydı acaba...
Şimdi kaç kişi kurban etini ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor. Onu geçtim bu bir bayram değil mi? Büyüklerimizi en son ne zaman gördük. Eti de geçtim hadi en son ne zaman birine sadaka verdik. Yahu en son ne zaman bir yaşlıyı karşıya geçirdik onu da bir düşünelim. İhtiyaç sahiplerine et yada gıda maddesi almak için bayramı mı beklemeliyiz, bunları yıl içerisinde de alıp dağıtsak yine sevap olmaz mı? Elbette herkes böyle düşünmüyor, onlardan Allah razı olsun. Lakin bu işi reklama döken, yapığı iyilikle ihtiyaç sahibini rencide edene, "Show must go on" diyene bu yıl da cevabı aynı; Şimdi, efendim, Zıkkımın kökü...
Bu arada damak tadı iyi olanlar bilir bir hayvan ne yerse etinin tadı ona benzer, elbette bu insan için de geçerli, yani klişe deyimle; Ne yersek, O'yuz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder